SKOLYOZ
Tanıtım
Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir?
Omurgamız başımız ile bacaklar arasında uzanan ve vücut ağırlığımızın üçte ikisini taşıyan bir köprü gibidir. Omurgamız, omur denilen 23 tanesi hareketli toplam 33 kemikten oluşur.
Bu kemikler birbirlerine bağ dokusu, eklemler ve disk dediğimiz yastıkçıklarla bağlanır. Aynı zamanda hareketleri sağlayan ve omurların her birine bağlanan güçlü omurga çevresi kaslarımız vardır. Merkezi sinir sisteminin en önemli bölümlerinden biri olan omurilik de omurganın içinde yer alır. Omurga, omuriliği içinde barındırır ve korur.
Omurilik beyin ile kol, gövde ve bacaklar arasında irtibatı sağlayan ve beyinden bu bölgelere emir getiren ve götüren sinir dokusundan oluşur. Tıpkı bir elektrik kablosu gibi görev yaparak; el ve kollarımızın, ayak ve bacaklarımızın, duyu fonksiyonumuzun çalışmasını sağlar.
Omurga ayrıca nefes almamıza yardımcı olur, idrar ve dışkı fonksiyonlarını kontrol eder. Omurgamız bedenimizi döndürmemiz, başımızı çevirmemizi sağlar. İç organları korur. Sağlıklı bir omurga için dik durmak, ağır yük kaldırmamak ve doğru oturmak önemlidir.
Skolyozun Sıklığı
- Skolyoz, toplumda yaklaşık %2 ila 4 oranında görülür.
- Bunlardan çok büyük bir kısmı düşük dereceli eğriliklerdir. Kız çocuklarda erkek çocuklara göre yaklaşık 8-10 kat daha sık görülebilir.
- Omurgasında eğriliği olan kişilerin ancak yüzde 10’unda skolyoz, tedavi gerektirecek dereceye ilerler.
- Düzenli egzersiz yapma, sırt kaslarını güçlü tutma, kondisyonu artırma ve daha formda olma skolyoz takibinin ve tedavisinin hemen her basamağında yer alan vazgeçilmez öğelerdendir.
Skolyozun Türleri
İdiopatik skolyoz (Nedeni bilinmeyen skolyoz)
En sık görülen skolyoz türü; sebebi tam olarak aydınlatılamayan ‘idiopatik’ skolyozdur. Omurgada yana doğru eğilme ‘S’ veya ‘C’ şekilli olabilir. Yana doğru eğilme dışında omurların kendi etraflarında dönmesi de en hafif formlar dahil olmak üzere tüm idiopatik skolyozlarda görülür. Omurlardaki bu dönme sırtta veya belde asimetrik çıkıntılar oluşmasına sebep olur.
Nöromusküler Skolyoz
İkinci en sık görülen skolyoz tipi nöromuskuler skolyozdur. Nöromusküler skolyozun temel nedenleri arasında kas veya sinir hastalıkları yer alabilmektedir. Sinir hastalıkları beyin ve omurilikten kaynaklanabilir; kas hastalıkları ise çocukluk ve daha ileriki dönemlerde görülebilir.
Nöromusküler skolyozda, idiyopatik skolyozun aksine solunum sıkıntısı ve duyu kusurlarına daha çok rastlanabilmektedir. Solunum problemleri, iletişim bozuklukları, duyu kusurları ve epileptik nöbetler gibi nedenlerden ötürü tedavi sürecinde skolyoz korsesi kullanılmayabilir.
Skolyozun bu türünde cerrahi müdahale için daha küçük yaşlar tercih edilebilir. Füzyon tedavisi uygulanabilir.
Konjenital Skolyoz
Üçüncü sıklıkla ise konjenital skolyoz görülür. Anne karnındaki çocuğun gelişimi sırasında ortaya çıkan omurga anomalilerine bağlı bir skolyoz türüdür. Konjenital skolyoz ilk yıllarda hızlı bir ilerleme gösterir. Bu sebeple erken dönemlerde ortaya çıkan konjenital skolyozun tedavi süreci küçük yaşlarda cerrahi müdahaleyi gerektirebilir.
Bunların dışında, nörofibromatozis, çeşitli romatizmal hastalıklar, osteogenezis imperfecta, marfan sendromu, Ehler Dsanlos gibi çeşitli bağ dokusu hastalıkları, omurga kırıkları, omurga enfeksiyonları, Morquio, Gaucher hastalığı gibi çeşitli metabolik hastalıklar ve bazı genetik sendromik hastalıklar skolyoza neden olabilir.
Doğuştan Skolyoz
Konjenital spinal deformite nedir?
Konjenital kelimesi, doğuştan itibaren var olduğu ve problemin anne karnında iken oluştuğunu ifade eder. Deformite ise yapısal şekil bozukluğudur. Yani konjenital spinal deformite terimi, anne rahminde iken oluşan ve yaşla birlikte ilerleyen omurga şekil bozukluklarını ifade eder.
Anne rahmindeki çocuğun omurga gelişimi, organlarının gelişimi ile birlikte ilk üç ayda tamamlanır. Bu süre içinde omurga yapısının anormal oluşması veya birleşik kalması sonucunda omurların büyümesi asimetrik olur ve sonuç olarak eğrilikler gelişir. Görülen şekil bozukluğunun tipi anormal omurun omurga kolonunun neresinde ve hangi yönüne doğru yerleştiğine bağlıdır.
Normal bir omurga arkadan bakınca düz iken yandan bakınca kıvrımlıdır. Bu kıvrımlar sırt bölgesinde hafif bir kamburluk (kifoz) ve bel bölgesinde bir çukurluk (lordoz) şeklindedir. Konjenital vakalarda asimetrik büyüme yana doğru ise skolyoz, öne doğru ise artmış kifoz oluşur.
Anormal Omuru Olan Kişilerde Omurga Eğriliği Nasıl Oluşur?
Omurganın eğrilmesine yol açan en önemli faktör anormal oluşmuş omurların asimetrik büyümesidir. Omurlarda anne karnında meydana gelen problemler oluşma kusurları ve ayrışma kusurları şeklinde görülebilir. Her iki kusurun bir arada görüldüğü daha karmaşık durumlar da mevcuttur.
Belirtilmesi gereken önemli bir nokta bu anormal omurgaların doğumda var olmasına rağmen ilk başta pek bir eğrilik görülmeyebileceğidir.Eğrilik daha çok büyüme ile oluşur. Fakat büyümeye rağmen birçoğu bu şekilde etkilenmiş omurga, hiç eğrilmeyebilir ya da çok az eğrilebilir. Hatta birden çok anormal omur içeren omurgalarda bu anormallikler birbirini dengeleyecek şekilde dağılmışsa, sonuç eğriliğin artmasından ziyade gövde büyümesinin azalması olabilir.
Ergenlik çağındaki hızlı büyüme aşamasına kadar eğrilik çok yavaş artabilir. Omurların bir tarafının ayrışamaması ve yapışık kalması nedeniyle oluşan durumlarda, yapışık taraf büyüyemezken; serbest taraf büyümeye devam eder ve skolyoz oluşur.
Omurların iki tarafının da yapışık olduğu durumda bu bölgede büyüme az veya yoktur. Bunun sonucunda skolyoz gelişmez ancak bu bölge kısa kalabilir. Omurlar önden yapışık ise arkadan büyüme devam edeceği için kamburluk (kifoz) oluşur.
Omurlar arkadan yapışık ise arkadan büyüme devam edeceği için çukurluk (lordoz) oluşur. Yarım veya yetersiz oluşmuş omurlar ise omurganın bir tarafının diğerine göre daha fazla büyümesine sebep olarak eğrilik oluştururlar.
Konjenital Skolyoz Genetik Midir?
Doğuştan (Konjenital) skolyozun genelde kalıtsal olduğu düşünülmez. Fakat kalıtsal olabilecek başka durumlarla konjenital skolyoz kalıtsal bir hastalığa eşlik edebilir.
Bu nedenle, sadece konjenital skolyoz bulgusuna rastlanan ve başka bir genetik bozukluğu olmayan bir çocuğun, ailesinde benzer bulguya (Konjenital skolyoz) sahip başka bir kardeş olma ihtimalinde artış söz konusu değildir.
Konjenital skolyozun neden oluştuğu tam olarak açıklanamamaktadır. Embriyo ve fetusun gelişim aşamasında oluşan bir takım olaylardan dolayı bazı durumlar konjenital omurga deformiteleriyle birlikte daha sık görülebilirler.
Konjenital Skolyoz ve Hasta İzleme Süreci
Skolyozun bu aşamasında "kontrollü gözlem" ismi verilen bir döneme girilir ve deformitenin nasıl davrandığı izlenir. Bu belirli zaman aralıklarıyla düzenli muayeneler ve röntgenlerle yapılır. Eğer eğriliğin artışı düzenli olarak devam ederse veya başka fonksiyonel problemler çıkarsa, uygun cerrahi girişim yapılmalıdır.
Konjenital Skolyoz ve Korse Tedavisi
Konjenital skolyoz ve idiyopatik skolyoz arasındaki en büyük farklardan birisi de korselerin konjenital deformitelerde etkili olmamasıdır. Bazen konjenital anormalliklerin sebep olduğu eğriliklerin altında veya üstünde vücut dengeyi sağlamak için ikinci bir eğrilik oluşturur.
Bu eğrilikler belli bir zaman sonra artış gösterebilir ve bazen konjenital eğrilikten daha ciddi boyutlara ulaşabilir. Korse bu hastalarda ikincil eğriliğin kontrolü veya ilerlemesinin geciktirilmesi için kullanılabilir.
Konjenital skolyozda anormal vertebranın asimetrik büyümesinin yavaşlatılması ya da yok edilmesi amaçlanır. Bunun için omurga füzyonu işlemi (omurganın dondurulması, hareketin ortadan kaldırılması) uygulanabilir.
Artmakta olan bir deformiteyi kontrol edebilmek için cerrahi işlemin çocuk küçükken yapılması gerekebilir. Ebeveynler anlaşılır biçimde erken füzyonun (füzyon yapılan bölümün büyümesi durdurulduğu için) gövde büyümesini engelleyebileceğinden korkarlar.
Bir yere kadar doğru olsa da, büyüme sona erdikten sonra çok ağır bir deformiteyi düzelterek gövde boyu geri kazanılamayabilir ve hastaların cerrahi tedavisini sırf bu endişeyle geciktirmek hasta için ileriki yaşlarda çok ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir.
Konjenital skolyozu olan hastaya erken cerrahi gerektiğinde her yaşta yapılabilir, ancak genellikle hasta 1 yaşına gelinceye kadar ertelenebilmektedir. Bu yaştan sonra skolyoz için cerrahi işlem şart ise bekletilmeden yapılması tavsiye edilir. Erken cerrahi yapılsa da, eğer ilk cerrahi tam olarak eğriliği kontrol edemezse skolyoz için ek işlemlerin yapılması gerekebilir.
Skolyoz eğriliğini kontrol edebilmek için aktif olarak büyüyen çocuklarda hem önden, hem arkadan füzyon gerekebilir. Bu teknikler hem skolyoz hem de kifozda uygulanabilir. Spinal füzyonu sağlayabilmek için ya otogreft (kişinin kendisinin) ya da allogreft (başka birisinin) kemik, kemik benzerleri veya bu kaynaklardan birçoğunun birlikte kullanılması gerekebilir.
Bağlantılı diğer organ problemlerin tespit edilmesi durumunda bunların tedavisinin de ayrıca planlanması gerekir. Bu anomalilerden özellikle omurilikte bulunan anormalliklerin tedavisi omurga eğrilikleri ile beraber yapılmalıdır.
Omurilik anormalliklerinin bazılarının tedavisi gerekmezken, bazılarının da cerrahi müdahale ile eğrilik tedavisinden önce ya da eş zamanlı olarak tedavisi yapılır.
SADECE BAZILARININ TEDAVİ İHTİYACI VAR
Teşhis korkutucu olabilir ve birçok soruyu gündeme getirecektir. Ancak endişelenmenize gerek yok.,Skolyoz teşhisi konan birçok kişi tedavi gerektirmez.
- 15 derece veya daha az eğriye sahip olanlar, omurgalarındaki küçük eğrinin zamanla daha da kötüleşmeyeceğini görebilir. Durum izlenmelidir, ancak genellikle tedavi gerektirmez.
- 20 ila 40 derecelik bir eğriye sahip olan ve iki yıl daha fazla büyümesi olan bir çocuk genellikle bir tedavi aracı olarak bir korse kullanır.
- 40 derece veya daha fazla eğriye sahip hastalar, durumlarını tedavi etmek için büyük olasılıkla ameliyata ihtiyaç duyacaktır. Spinal füzyon, skolyozu düzeltmek için standart prosedürdür. Bununla birlikte, diğer tedaviler arasında anterior vertebra gövdesi bağlama, büyüyen çubuklar veya enstrümantasyon ve füzyon bulunur.
TEDAVİ PLANI BELİRLEME
Çocuğun yaşı, sağlığı ve tıbbi geçmişi
- skolyoz tipi
- Durumun kapsamı ve eğrilik
- Çocuğun belirli tedavi yöntemlerine toleransı
- Özel durumlarının öngörülebilir seyri
- ebeveynin görüşü
- Tedavi Edilmezse
Sonuçta, bir çocuğun tedavi planının amacı, omurga eğrisini durdurmak ve düzeltmek olacaktır. Orta veya şiddetli skolyozu olan bir çocuk gerekli tedaviyi almazsa, omurga eğriliği her yıl veya her büyüme döneminde bir derece artacaktır. Göğüs kafelerinin kalplerine ve akciğerlerine baskı yapması nedeniyle önemli bir deformite, sırt ağrısı ve bazen nefes almada zorluk geliştirirler
TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Çocuğunuz için doğru olan tedavi planı duruma göre belirlenir. Ancak tedavi gerektiren skolyoz genellikle şu yollarla yönetilir:
Skolyoz ve Korse Tedavisi
Skolyozlu kişinin tedavisinde orta derecede eğriliği olan ( 20-40 derece), henüz iskelet gelişiminin tamamlanmadığı, eğrilik açısı artmakta olan hastalarda korse tedavisi uygulanmaktadır.Erişkin bireylerde veya büyümesi, kemik gelişimi tamamlanmış 17 yaş üstü hastalarda korse tedavisi etkin bulunmamaktadır.Korse kullanımı kişinin eğriliğine özel programlanmış egzersizlerle daha etkin sonuç vermektedir.Korsenin faydalı olması için, kişinin özel duruma bağlı olmakla birlikte genellikle günde en az 20, mümkünse 22 saat takılması önerilmektedir.
Skolyoz ve Egzersiz
Skolyozda etkilenen omurga bölümlerini normalize etmek, kısalan ve zayıf kalan kas gruplarını rotasyonel solunum tekniği ile birlite solunum kapasitesini de koruyarak aktive etmek amacıyla egzersiz yapılmalıdır.
Skolyoz ileri açılarda omurganın hareketlerini sınırlar.Kişinin bel ve kalça hareketleri normalden daha azdır ve esnekliğini kaybeder, bu durum aynı zamanda duruş bozukluğuna da sebep olur.
Skolyozda kanıt düzeyi en yüksek tedavi yöntemlerinden biri Schroth olarak bilinen kişiye ve eğriliğe özel programlanan egzersizlerdir. Schroth Yönteminin temel taşı kendisi de skolyoz hastası olan Katharina Schroth'un kendi deformitesini tedavi etmeye başlamasıyla atılmıştır.Daha sonrasında Fizyoterapist kızı Christa Schroth ile birlikte özel skolyoz egzersiz programları geliştirmiş ve bunu hastalar üzerinde uygulamaya başlamıştır.
Skolyoz egzersizlerindeki en önemli nokta, skolyozlu her bireyi ayrı ayrı ve detaylı değerlendirilmesi, etkilenen vücut segmentlerini ve omurga hareketlerini analiz edilmesi, eğriliğin yerinin ve açısının belirlenmesi ve buna uygun egzersiz programının düzenlenmesidir.Çünkü Skolyoz her insanda farklı etkilenimler oluşturur.
Öte yandan skolyozda yüzme,pilates,yoga sporlarının olumlu etkisi belirtilmekle birlikte bu konuda yeterli bilimsel kanıt yoktur. Skolyozlu bireyin yaşı, eğriliğinin tipi, yeri ve derecesine bağlı olmakla birlikte omurga hareketliliğini artırmak ve korumak amacıyla sportif hareketler desteklenmektedir.
Skolyoz ve Cerrahi Tedavi
Ergenlik öncesi dönemde fark edilebilir düzeylere ulaşan idyopatik skolyozların büyük çoğunluğunda korse tedavisi eğrilik artışını engelleyebilir. Ancak korsenin başarılı olamadığı veya geç tanınmış bir grup hasta için cerrahi tedavi en ideal seçenektir.
Hastanın yaşına, büyüme evresine, eğriliğin derecesi, yeri ve tipine göre farklı cerrahi teknikler kullanılmaktadır.Cerrahi tedavide standart uygulama eğriliğe dahil omurgaları vidalar veya kancalarla tespit ettikten sonra omurganın düzeltilmesi ve düzeltilmiş haliyle omurganın dondurulmasıdır.
Her türlü cerrahi riskler ve tehlikeler içerir. Ancak günümüzde modern tıbbın imkanlarıyla deneyimli ellerde uygulanan idyopatik skolyoz cerrahisi, genel olarak sağlıklı, omurgasında doğumsal kusurları olmayan sağlıklı bir ergende mükemmel sonuçlar vermektedir. Herhangi bir tedavinin risklerini tartışırken, olasılıkları sağlıklı bireylerle değil, tedavisiz bırakılmış hastalarla karşılaştırmak lazımdır. Başarılı bir skolyoz cerrahisinden sonra, hastalar 1 ay içinde normal yaşamlarına dönebilmekte, 4-6 ay sonra ameliyat öncesi yapabildikleri aktivitelerin tümünü yapabilmektedir. Skolyoz ameliyatı ileriki yaşlarda hamileliğe, çocuk sahibi olmaya, meslek edinmeye engel değildir.
Büyümesini tamamlamış çocukların estetik sorun yaratmayan eğriliklerini ameliyat etmek gerekmez. Ancak çocuğu ve ailesini mutsuz edecek boyuta ulaşmış veya ilerleme riski taşıyan eğrilikleri, cerrahinin olası risklerini düşünerek tedavisiz bırakmak da kabul edilebilir bir davranış değildir. Tedavi kararı çocuk omurga hastalıkları konusunda deneyimli bir cerraha danışılarak verilmelidir